Portre fotoğrafçılığı giyim- kuşam ve mekândan öte insan yüzüne yansıyan duyguların ifade eden fotoğraflardan oluşur. Tamamen insanı ele alan bu fotoğraflarda konu yine insanın ta kendisidir. İnsan o çekim sırasında hangi duyguyu yaşıyorsa yüzündeki ifadeden bu duygu okunur. Bir nevi insanın özünü gösteren portre fotoğrafçılığı, insanın içindekileri nasıl dışa vurduğunun da kanıtlar. Portre çekimler sadece insan duygularını değil aynı zamanda insanın kişiliğini de yansıtır.
Yüz ifadelerine bakılan kişinin sakin tabiatlı mı yoksa agresif biri mi olduğu portre fotoğraflar üzerinden kısa sürede fark edilebilir. Bu özelliklerinden dolayı portre fotoğrafçılığına hislerin aynası da denebilir. Portre fotoğrafçılığı duyguların yüzdeki görüntüsünü yakaladığı gibi daha derinden hissedilen duyguları da yansıtabilme özelliğine sahiptir.
Yani insandaki özün özünü ortaya çıkaran çekimler ile o anki hisler en çıplak haliyle fotoğrafta sergilenebilir. Bunun için portre fotoğrafçılığında profesyonel davranmak ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar yapmak gerekir. Duyguları en saf haliyle yakalamanın birinci kuralı ise modelle kurulacak olan iletişimden geçer.
Modelle İletişim Ve Güven Oluşturma
Portre fotoğrafçılığında en temel kural modelle kurulan ilişkinin sağlam olmasıdır. İşi tamamen insan ve insana ait duygular olan portre fotoğraflarda hissedilen duygunun ortaya çıkması için modelle doğru bir ilişki kurulmalıdır. Model olan kişi duygularını en coşkun haliyle yaşayabiliyor ve çekim yapan kişiye bakarken adeta derdini anlatırcasına rahat olabiliyorsa çekim daha başarılı olur.
Fotoğraf çekimlerinde gözlemlediğim bir diğer ayrıntı ise modelle kurulan güven ilişkisidir. Bu ilişkiyi psikolog ve hastası arasında kurulan ilişkiye benzetmek mümkündür. Nasıl ki psikoloğu ile güven ilişkisi içerisinde olan hasta bütün sırlarını anlatabiliyorsa fotoğrafçısına güvenen model de ruhunu ona açabilecektir.
Modelle Sağlıklı İletişim Nasıl Sağlanır?
Portre fotoğrafçılığı esnasında modelle imkan varsa bir süre muhabbet etmek ve onunla zaman geçirmek çekim esnasında duyguları daha iyi anlamayı sağlar. Modellerimle çekim öncesi yaşam hikayesini dinleme ve ya yaptığı işlere verdiği emeğin hikayesini konuşmam onlarla sağlıklı bir ilişki kurmamı sağladı.
Duyguların açığa çıkmasında etkisi olan hikaye dinleme ve zaman geçirme etkinliklerinde modelimi gözlemleyerek hangi konular konuşulduğunda hangi duyguları yansıttığını gözlemlerim çekimler sırasında vereceğim duyguyu daha basit bir şekilde yakalamamı sağladı.
Modelle iletişim kurarken dinleyici olmak ve iyi gözlem yapmak önemlidir. Ancak gözlem yapma ya da modeli dinleme gibi durumlar için yeterli zamanınız yoksa tamamen içgüdüsel bir şekilde hareket etmenizi tavsiye ederim. Karşınızdaki insana baktığınızda ne hissediyorsanız portresinden de bu duyguyu yakalayabilirsiniz.
Güven Geliştirmek İçin Neler Yapılabilir?
Fotoğraflarda duyguları açığa çıkarmak için öncelikle modelle konuşmanızı tavsiye ederim. Modelle ortak noktalar bulmak ve bu noktalar üzerinden konuşmalar yapmak bir süre sonra aradaki güven ortamını inşa eder. Güvenen insan ise karşı tarafa duygularını olduğu gibi aktarır. Ufak bir şakalaşma veya karşılıklı gülümseme de bulunmak dahi aradaki güveni geliştirecektir.
Modelle ilgili bilgiler elde etmek ve modele kendisini tanıdığınızı hissettirmenin de bana göre güven ortamı hazırlar. En azından karşıdaki kişinin nasıl bir dünyadan geldiğini ve neler hissedebileceğini düşünmek ve empati kurmak da güven gelişimi açısından önemlidir.
Doğal Işığın Portrelerde Rolü
Portre fotoğrafçılığında odak noktası insan yüzü ve duygularıdır. Duyguların doğru bir şekilde yansıtılmasında model ve fotoğrafı çeken kişi kadar ortamın ışığı da önemlidir. Doğru açıdan gelen ışık insan ifadesini tüm açıklığı ile yansıtırken yanlış noktadan gelen ışık duyguların perdelenmesine neden olur.
Bu nedenle portre fotoğrafçılığı yaparken ışığın geliş yönü ve açısı dikkate alınmalıdır. Portre fotoğraf çekimlerinde ışığın doğal olması ve yüzü tüm hatlarıyla aydınlatması gerekir. Ancak bu sayede portreye ait duygular gerçek ve sorunsuz bir şekilde yansıtılmış olur.
Portre Fotoğrafçılığında Doğal Işık Nasıl Olmalıdır?
Portre fotoğrafçılığı için en ideal doğal ışık havanın aydınlık olduğu öğlen vakitleri ve öğleden sonraki vakitlerdir diyebilirim. Bu saatlerde güneş ışınları tüm doğallığı ile çevreyi aydınlatır.
Ek bir ışık kaynağına ihtiyaç duymadan portre çekimleri yapmak için güneşten gelen doğal ışık kullanılmalıdır. Portre çekimlerinde doğal ışığın çok parlak olması ya da havanın aşırı bulutlu olması portrenin doğru bir şekilde yansımasını önleyebilir. Bu nedenle havanın az bulutlu olduğu ve güneşin varlığının hissedildiği zamanlar ön plana alınmalıdır.
Doğal Işık Kaynağına Göre Çekim Önerileri
- Güneşin normal diyebileceğimiz hali ile salındığı bir zamanda portre çekimleri yapılabilir. Ancak aşırı bir güneş ışığı vuruyorsa portreyi daha yumuşak ışık alan bölgelerde çekmek gerekir. Çünkü yoğun ışık portreye kararsızlık katar.
- Yumuşak ışık dediğimiz hafif güneşli zamanlar portre çekimi için idealdir. Bu zamanlarda güneşin çok fazla ön plana çıkmaması portredeki duyguların daha çok ön plana çıkmasını sağlar.
- Aşırı gün ışığı alan bir noktada portre fotoğrafı çekimi yapılacaksa daha gölgeli alanlara geçmek çekimin kalitesini artırır. Eğer gölgeli bir alan yoksa modelin güneşe karşı sırtını dönmesi bir nebze de olsa gün ışığının portreyi engellemesini önleyecektir.
- Bulutlu havalarda doğal ışığa derinlik kazandırmak için modelin arkasına siyah bir fon kullanmak portrenin daha net ve sorunsuz bir şekilde görünmesine yardımcı olacaktır.
İfade Ve Duygu Yakalama
Portre fotoğrafçılığının belki de en zor kısmı olan ifade ve duygu yakalama aşamasında modelin hislerini yansıtmak büyük önem taşır. İfadeyi yakalamak için öncelikle modelle iletişim halinde olmanızı tavsiye ederim. Çekimlerde modelin nasıl durması gerektiğini ya da ne tarafa bakacağını söylemek duyguların gizlenmesine hatta duyguların değişmesine neden olur.
Bu nedenle bu tür hatalara düşmemek için modelle samimi bir ilişki kurmak gerekir. Aradaki sıcaklığın ve samimiyetin sağlanması portre çekiminde ilk sırada yer alması gereken durumdur. Çünkü modelin ifadeleri ancak bu sırada net bir şekilde ortaya çıkar. İfadenin çıktığı anı gayet rahat hareketlerle çekmek ise ilerleyen pozların daha kolay bir şekilde yakalanmasını sağlar.
Modele fotoğraf çekimi yapıldığını hissetmek ve çekimi ön planda tutmak portre fotoğrafçılığında duyguları yanlış yansımaya neden olabilir. Model rahatsızlık duyarak duygularını maskeleyen ifadeler kullanmaya başlayabilir. Ayrıca ifade ve duygu yakalama esnasında modeli hangi açıdan çekeceğiniz ve arka plandaki nesnelerin varlığı da durumu büyük ölçüde etkileyecektir.
Portre Fotoğrafçılığında Duygu Aktarımının Anahtarı Pozlar
Portre fotoğrafçılığında duyguların yansıtılması kaliteli çekimlerin olmazsa olmazıdır. Bu nedenle pozlarda duygunun en içten halinin gösterilmesi gerekir. Modelin portre çekimleri sırasında o duyguya girebilmesi ve o anda o duyguyu sunabilmesi portre çalışmaları için temel ihtiyaçtır. Çekimlerde modelin poz veriş yönü ve yakın- uzak çekim yapılması da duygu aktarımında büyük rol oynayacaktır.
Yan portre ya da düz portre çekimlerinde doğal ışığın başarıyla yakalanması da ifadenin bütünleşmesine yardımcı olacaktır. Portre çekimlerinde duyguların yakalanması açısından sık sık poz değiştirmek modelin rahatsız olmasına neden olacağı gibi duyguları yansıtırken de sorun yaşamasına neden olabilir. Bu nedenle modelle sohbet havasında ve sık sık uyarı yapılmadan çekim yapmak kaliteli pozlar yakalamayı sağlar.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Anıl UZUN